Toplu Sözleşme Hükümlerine Aykırı ‘Tasarruf Genelgesi’ne Dava Açtık
Memur-Sen’in kamu görevlileri adına 3. Dönem Toplu Sözleşmede elde edilen ve yaklaşık 10 yıldır uygulanan, 7. Dönem Toplu Sözleşmede Kamu İşveren Heyetinin de kabul ettiği, Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararıyla sonuçlandırdığı “Bakanlıklar, bağlı, ilgili ve ilişkili kuruluşların merkez teşkilatında görev yapan personele mesaiye geliş ve gidişleri için servis hizmeti sağlanır” şeklindeki açık ve net Toplu Sözleşme hükmünü uygulanmaz hale getiren, Tasarruf Tedbirleri Genelgesindeki hukuka aykırı ibarelerin yürütmesinin durdurulması ve iptali için Danıştay 12. Daire Başkanlığına 2024/3121 E. Sayısı ile dava açıldı.
Dava dilekçesinde; Toplu Sözleşme ile kanunla belirlenecek alan olan haklara ilişkin yetkinin Anayasal tanım sonucunda Toplu Sözleşmenin taraflarına devredilmiş olduğu, Toplu Sözleşmenin kanunlara uygun olmasının tüm taraflar için kanun niteliğinde, uyulması zorunlu, bağlayıcı olma niteliği kazandırdığı, Toplu Sözleşme hakkının tanınması ile bu alanın artık kanunla belirlenen bir alan olmaktan çıkmış olduğu, Yasama organının dahi belirlenen bu alan içinde kanuni düzenleme yapamadığı hükümlere yönelik idarenin tasarrufuyla tesis edilmiş olan bir düzenleyici işlemle, elde edilen hakların geri alınmasının başta Anayasa’nın ilgili hükümleri olmak üzere ILO normlarına, uluslararası sözleşmelere, 4688 sayılı Kanuna, “Toplu Sözleşmenin Özerkliği”, “Hukuk Devleti”, “Belirleme Yetkisi”, “Kolektif Serbest Pazarlık” ve “Katılımcılık” ilkelerine aykırı olduğu ifade edilmiştir.
Ayrıca, Toplu Sözleşmelerin / Kamu Görevlileri Hakem Kurulu kararlarının uygulanmasına ilişkin yaşanan hukukî uyuşmazlıklarda, idarenin sözleşme hükümlerine bağlı kalmasının; yargı mercilerinin ise aynı sözleşme hükümlerini gözeterek karar vermesinin zorunlu olduğu, aksi bir uygulama, yani yargı mercilerinin, iç hukuk kapsamında imzalanan toplu sözleşmeleri dikkate almamasının uluslararası hukuk kurallarına aykırılık oluşturacağı, bu durumun söz konusu Genelgenin bazı kararlarının uluslararası sözleşmelerde düzenlenmiş ve 2010 yılından bu yana Anayasal bir hak olan toplu sözleşme hakkının idare tarafından ilgası anlamına geleceği, konunun bu şekilde yorumlanmaması halinde, Anayasa ile getirilen toplu sözleşme hakkının kullanılmasına engel bir içtihat yaratılmış olacağı izah edilmiştir.
İptal davalarında ön koşul olan menfaat ilişkisinin iptal davasının içtihat ve doktrinde kabul gören hukukun üstünlüğünün sağlanması yoluyla idarenin hukuka bağlılığının ve sonuçta hukuk devleti ilkesinin gerçekleştirilmesi amacına hizmet edecek şekilde yorumlanması gerektiği hususlarının birlikte değerlendirilmesi gerektiği ifade edilen dilekçede; ülkemiz için bağlayıcı nitelikte olan ILO’nun 87, 98 ve 151 sayılı Sözleşmeleri, Avrupa Sosyal Şartı, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Anayasanın 51 ve 53’üncü maddelerinde güvence altına alınmış olan, kamu görevlilerinin sendika hakkı ve toplu sözleşme hakkına üstünlük tanınması gerektiği, 4688 sayılı Kanun’unda öngörülen usul ve esaslara uygun şekilde tarafların sendika hakkı ve toplu pazarlık hakkına dayanarak imzalamış oldukları toplu sözleşmelere müdahale edilemeyeceği açıkça ortaya koyularak Genelgede yer alan Servis Hizmetine ilişkin alınmış hukuk dışı kararların ivedilikle yürütmesinin durdurulması ve iptali istenmiştir.