Türkiye’nin Dünya Enerji Savaşındaki Rolü ve Enerji Çeşitliliğinin Önemi
Hacı Bayram TONBUL
* Yaklaşık bir asırdır, kimileri tarafından Ortadoğu olarak adlandırılıp ayrıştırılan bölgenin birçok güçlü düşünce kuruluşu ve tüm ortak akla göre temel dizayn nedeni, sahip oldukları petrol ve doğalgaz kaynaklarıdır.
** Son dönemlerde ekonomide yaşanan pozitif gelişmeler, ülkemizin oyuncu değil; oyun kurucu hale gelmesi, dünya tasarımcısı bir kısım devletlerin satranç tahtasında sıkışmasına neden olmuştur. 15 Temmuz’ da ülkemizde yaşanan FETÖ/PDY hain darbe girişiminin, kimi kaynaklara göre dış bağlantılarının olduğunun söylenmesi, yaşadığımız coğrafya göz önünde bulundurulduğunda tüm zihinlerde rahatlıkla kabul görmektedir. Belki de güçlü demokrasiye yürekten inanan ve gelişim uygulamalarını bir bir hayata geçiren Türkiye’mizin dik duruşuyla, sınırlarımızın güneyinde ülkemiz adına bir terör, dünya adına ise bir maşa koridorunun engellenişi birçok Ortadoğu planını bozmuş, buna karşı olarak ta içimizde yuvalanan hainlerin harekete geçmesi sağlanmıştır. Türkiye’nin sonuç alınabilir, yerinde hamleleri ile güney sınırlarımızda açılmak istenen sözde koridor engellenmiş, petrol ve doğalgaz zengini ülkelere komşu olan ve Asya ile Avrupa’yı birbirine bağlayan ülkemizin stratejik öneme sahip coğrafi konum gücü, yeniden teyit edilmiştir.
***Enerjinin dünya ve ülkemiz açısından ne kadar önemli olduğunu bir kez daha vurgulamak, günümüz Ortadoğu dizayn çabalarını anlamak açısından oldukça önemlidir. Türkiye’nin şu anki araştırmalar kapsamında gerçekçi enerji potansiyellerinin masaya yatırılması, yerli ve sürekli enerjinin sağlanabilirliği konusunun açık ve net bir şekilde tartışılması gereklidir. Ülkemiz sınırları içerisinde petrol ve doğalgaz kaynaklarının şu anki verilere göre sınırlı olduğu kabul edilmeli ve bu kabul ışığında diğer enerji kaynaklarına yapılan yatırımlar artırılmalıdır. Bu yatırımların olabildiğince hızlı bir şekilde hayata geçirilmesi son derece önemlidir. Petrol ve doğalgaz varlıklarının sınırlı oluşunun kabulü, bu alanlarda yapılan araştırmalarının devam etmesine engel teşkil etmemelidir.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı Sayın Berat Albayrak’ın “Yerli enerji üretimi üzerindeki hassas duruşu ve şu anda çalışmaları aralıksız süren yerli linyit tabanlı termik santrallerin zaman kaybetmeden kurulum politikasını ” Enerji Bir-Sen ailesi olarak, takdirle izliyoruz. Bakan Albayrak’ın yenilenebilir enerji kaynaklarına da çok önem verdiğini, bu noktada yatırımların hız kesmeden sürdüğünü biliyoruz. Ülkemizde genç nüfusun artışı ve sanayimizin her geçen gün büyümesi, enerji ihtiyacını artırmaktadır. Ülkemiz enerji hammadde zenginlikleri ve yenilenebilir enerji potansiyeli göz önüne alındığında tek çıkar yolun nükleer enerji olduğu görülmektedir.
Ülkemizin yıllık maksimum rüzgar enerji potansiyeli 48 milyon kWh, güneş enerji potansiyeli 9121 kWh/m2-yıl , ekonomik hidroelektrik potansiyeli 140 milyar kWh/yıl dır. Ülkemizin 2015 yılı elektrik enerjisi tüketimi 264 milyar kWh tir. Bu şu anlama gelmektedir; ülkemiz imkânsızı başararak rüzgâr, güneş ve hidroelektrik potansiyellerinin tamamını kullansa dahi enerji ihtiyacının sadece yarısı karşılanabilmektedir.
Bugün, AB ülkelerinden Fransa elektrik enerjisinin % 78’ini, Almanya elektrik enerjisinin %32’sini, Birleşik Krallık elektrik enerjisinin %23’ünü, Bulgaristan elektrik enerjisinin %42’sini, İsveç elektrik enerjisinin %52’sini nükleer enerjiden sağlıyor. Bir takım çevreci geçinen kuruluşların bu ülkelerde herhangi bir eylem yapmadığı görülürken, ülkemizdeki nükleer santral projelerine karşı kirli paçavralarını açarak eylemler yapmaları manidardır. Önemli nokta şu ki; Bu konu üzerinde kati bir duruş sergilenmeli ve karalılıkla Mersin - Akkuyu ve Sinop Nükleer Santralleri faaliyete geçirilmeli, ülkemizin nükleer reaktör sayısı artırılmalı ve enerji çeşitliliği güçlendirilmelidir.
Enerji Bir-Sen ailesi olarak; Sayın Bakan Albayrak’ın yerli enerji konusundaki hassasiyetini ve çalışmalarını destekliyoruz. Ülkemiz adına birçok enerji yatırımının hızla hayata geçirilmesinin önemli olduğunu tekrardan vurguluyoruz. Bu düşünce ve duygularla sözlerimi noktalarken, 15 Temmuz FETÖ/PDY darbe girişimini şiddetle lanetliyor, şehitlerimize Allah’tan rahmet, yakınlarına ve milletimize başsağlığı diliyorum.